Web sitemizdeki içeriklerden en iyi şekilde yararlanmanızı sağlamak için 6698 Sayılı Kişisel Verilerin korunması Kanunu'na (KVKK) ve Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğü'ne (GDPR) uygun olarak çerezleri kullanıyoruz. Sitenin düzgün çalışması için gerekli zorunlu çerezlerin kullanılmasını ve Sitemiz sunucularının yurt dışında olması sebebi ile yurt dışına aktarılmasını istemiyorsanız ziyaretinizi sonlandırmalısınız. Diğer çerezler yönünden ise lütfen tercihlerinizi belirleyiniz.

cancel

Vücut Kompozisyonu Nedir, Nasıl Ölçülür?

Oct 13, 2024

Vücut Kompozisyonu Nedir, Nasıl Ölçülür?

Vücut kompozisyonu, vücudunuzdaki yağ, kas, kemik ve su gibi farklı dokuların oranını ifade eder. Sadece kilonuza bakmak yerine, vücudunuzun bu bileşenlerinin ne kadarını içerdiğini bilmek, sağlığınız hakkında size daha fazla bilgi verir.

Vücut Kompozisyonu Nedir?

“Vücut kompozisyonu nedir?” dendiğinde ilk akla gelen, vücuttaki yağsız kütlenin yağ kütlesine oranı olur. Yağsız kütle, kas, kemik, deri, iç organlar ve vücut suyunu içerir. Yağ kütlesi esas olarak deri altı yağı ve visseral veya karın içi yağdan oluşur. Aynı boy ve kiloda iki kişinin vücut kompozisyonları çok farklı olabilir, bu da farklı vücut tiplerine ve görünümlere yol açabilir.

Vücut Kompozisyonunu Etkileyen Faktörler

Yağ kütlesi ve yağsız kütlenin (kas, kemik, organlar vb.) oranlarını içeren vücut kompozisyonu, çeşitli faktörlerden önemli ölçüde etkilenir. Vücut kompozisyonu etkileyen faktörler başında; yaş, cinsiyet, hormon seviyeleri, metabolizma hızı, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyi, uyku kalitesi ve stres gelir. Genetik yatkınlık, bazı insanların belirli bölgelerde yağ depolama eğiliminde olmasına neden olabilirken, yaşam tarzı faktörleri ise bu eğilimleri güçlendirerek veya zayıflatarak vücut kompozisyonunu şekillendirir. Örneğin, düzenli egzersiz ve dengeli beslenme, yağsız kütlenin artmasına ve yağ kütlesinin azalmasına yardımcı olarak daha sağlıklı bir vücut kompozisyonu oluşturur.

Egzersiz ve vücut kompozisyonu ilişkisi burada kritik bir rol oynar. Tutarlı bir egzersiz rutini, vücut yağını azaltmak için gerekli kalori açığını yaratabilir. Düzenli fiziksel aktivite, kalori yakımını artırarak yağ kütlesini azaltırken, kas kütlesini de artırır. Bu sayede vücut daha sıkı ve şekilli bir görünüm kazanır. Egzersiz metabolizmayı hızlandırarak dinlenme halinde bile daha fazla kalori yakılmasını sağlar. Farklı egzersiz türleri, vücut kompozisyonunu farklı şekillerde etkiler.

İdeal Vücut Kompozisyonuna Sahip Olmanın Önemi

Vücuttaki yağ, kas, kemik ve su oranlarının dengeli olması genel yaşam kalitesini artırır. Yüksek oranda kas kütlesi, daha hızlı bir metabolizma ve daha fazla kalori yakımı anlamına gelirken, düşük vücut yağ oranı ise kalp-damar hastalıkları, diyabet ve bazı kanser türleri gibi kronik hastalık riskini azaltır. Örneğin, Tip 2 diyabet gibi metabolik hastalıklar, genellikle aşırı kilolu veya obez kişilerde görülür. Diyabet nedir dendiğinde, akla ilk olarak vücudun kan şekerini düzenlemede yaşadığı sorunlar gelir ve vücut kompozisyonundaki dengesizlikler ile yakından ilişkilidir. İdeal vücut kompozisyonu, daha iyi bir fiziksel performans, daha yüksek öz güven ve daha iyi bir ruh haliyle de ilişkilidir.

Düşük kalorili ketojenik diyet de kilo kontrolünde öne çıkan yaklaşımlardan birisi olup vücut kompozisyonu üzerindeki etkileri, bu diyetlerin sağladığı kilo kontrolü ve yağ kaybı ile yakından ilişkilidir.

Düşük Kalorili Ketojenik Diyet Nedir?


Günlük hayatımızda vücudumuz enerji sağlamak için aldığımız besinlerde bulunan karbonhidratı yani glikozu kullanırken Düşük Kalorili Ketojenik Diyetlerde vücut farklı bir mekanizmaya girerek günlük enerjisini depolanmış fazla yağları yakarak elde eder. Klasik düşük kalorili diyetlerde maalesef ketojenez istenilen düzeyde sağlanamadığından kilo kaybı çoğunlukla kas ve sudan olur. Düşük Kalorili Ketojenik Diyet ise karbonhidrat, protein ve yağ içerikleri özel olarak hesaplanmış ürünlerle yapılır. Düşük Kalorili Ketojenik Diyetin tüm Dünyada uzman kontrolü ile yapılması önerilir. Bunun sebebi ise; tüm detayları ile doğru uygulandığında maksimum fayda sağlamasıdır.

Düşük Kalorili Ketojenik Diyette kilo kaybının neredeyse tamamı vücutta bölgesel olarak depolanmış yağlardan olur. Karbonhidratlardan sonra kullanılan enerji kaynağı vücutta depolanmış yağlardır. Diyete başladıktan sonra vücut ortalama 3-4 gün içinde glikojen yani vücutta belli bir miktarda tutulan karbonhidrat depolarını boşaltır ve sonra depolanmış yağları enerji kaynağı olarak kullanmaya başlar. Bu noktada vücut ketojenez dediğimiz yağ yakma mekanizmasına girerek enerjiyi yağlardan elde ettiği için vücudun neresinde fazla yağ var ise ilk onu kullanır.

Klasik düşük kalorili besinler tercih edilerek uygulanan dengesiz düşük kalorili diyetlerin aksine, Düşük Kalorili Ketojenik Diyet özellikle dirençli kilolarda ve bölgesel yağlanma gibi durumlarda hızlı, etkili ve güvenli bir çözüm sağlar.

Düşük Kalorili Ketojenik Diyetlerin sağlık üzerine etkilerini, ülkemizde ve uluslararası mecralarda yapılmış bilimsel çalışmaları referansları ile detaylı şekilde inceleyebilirsiniz. 

Düşük Kalorili Ketojenik Diyeti, bu diyete uygun Kalibra ketojenik diyet gıdaları ile uygulamak için formu doldurabilir ve diyetisyenlerimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

SDM Kalibra gıdaları tatlıdan tuzluya, çikolata barvanilyalı pudingkrakermakarnayoğurtlu içecek gibi geniş ürün portföyüne sahiptir. 

Kimler İçin Uygundur?

  • Daha önce başarısız diyet denemesi olmuş,
  • Dirençli kilolara sahip,
  • Vücudunda bölgesel kilo birikimi olan,
  • Hedeflediği sonuca ulaşamamış,
  • Tekrarlayan kilo alımları olan,
  • Bir sebebe bağlı olarak kısa sürede kilo vermesi gereken (ameliyat vs.)
  • Kilo verme sürecinde takılı kalan,
  • Metabolizmasında yavaşlık olan bireyler için uygundur.

Kategoriler