Mevsim Geçişlerinde Dikkat Edilmesi Gerekenler | Kalibra Diyeti

Mevsim Geçişlerinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Mevsim geçişlerinde doğanın geçirdiği değişim gibi insan bedeni de bir geçiş sürecine girer. Bahar aylarında doğa bir kışı, bir yazı hatırlatırken vücudun aylardır alışık olduğu ısı ve ışık düzeni değişir. Vücut, bu geçiş süreçlerindeki yeni düzene alışmak için çaba harcar ve yorgun düşebilir.

Doğadaki mevsim geçişleri belirtileri, insan bedeninde de etkisini gösterir. Bahar aylarında bireyler kendilerini daha yorgun, hâlsiz, bitkin hissedebilir. Gün, yaz aylarına göre daha geç ve daha az aydınlandığı için uykuya meyil artar. Ayrıca vücut, sahip olduğu ısıyı koruyabilmek için daha fazla enerji ister ve beslenme düzenindeki karbonhidrat, şeker oranları da sağlıksız hâle gelebilir.

Bahar ayları, mevsim geçişleri belirtileriyle hastalıklarını da beraberinde getirir. Bu dönemlerde sürekli soğuk hava solumak, solunum sistemini hassaslaştırır. Çeşitli sebeplerle bağışıklığın da zayıflayabileceği bahar aylarında grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıklar yaygınlaşarak salgına dönüşebilir çünkü vücut, bakteri ve virüslere karşı daha savunmasızdır.

Peki, mevsim değişikliği belirtilerine karşı nasıl önlemler alınabilir? Mevsim değişikliği hastalıkları nasıl önlenir? Havaların soğumaya başladığı mevsim geçişlerinde dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Bol Bol Sıvı Tüketilmeli

Yaz aylarında vücut çok fazla sıvı kaybettiği için susuzluk gayet belirgin hâle gelir ancak bahar ve kış aylarında insanlar genellikle çok sık susamaz. Bu nedenle de su içmek, sağlıklı sıvı besinler tüketmek ihmal edilebilir. Oysa su, besinlerle alınan vitamin ve minerallerin dolaşım sistemine ulaşması için bir araç görevi görür. Vücuttaki toksik maddelerin, virüs ve bakterilerin atılmasında da rol üstlenir.

Dolaşım sistemi, hücrelere oksijen taşıyabilmek için suya ihtiyaç duyar. Kas ve iskelet sistemi de ancak yeterli miktarda su alınırsa sağlıklı çalışabilir. Su, bağışıklık sistemi de dahil olmak üzere vücuttaki tüm işleyişin yakıtı gibidir.

Susuzluktan dilin damağın kuruması, vücudun ciddi anlamda su sorunu yaşadığını gösterir. Su içmek için böyle belirtiler beklenmemelidir. Sağlıklı bir insanın günlük su ihtiyacı, ortalama 2 litre olarak kabul edilebilir. Birkaç saat aralıklarla su içmek alışkanlık hâline getirildiğinde bu ihtiyaç düzenli olarak karşılanır. Ayrıca mevsim geçişlerinde ıhlamur, kuşburnu, zencefil gibi bitki çaylarından içmek de faydalı olabilir.

Yeterli ve Düzenli Uyku İhmal Edilmemeli

Uyku, sağlıklı bir yaşamın ilk şartlarından biridir. “Bağışıklık nasıl güçlendirilir?”, “Vücut kırgınlığı nasıl geçer?” sorularına verilebilecek ilk cevaplardan biri de yeterli ve düzenli uykudur. Her gece gün ışığı azalıp doğa yavaş yavaş dinlenmeye çekildiğinde insan bedeni de uykuya ihtiyaç duyar.

Uyku sırasında vücuttaki tüm doku ve sistemler, hem günün yorgunluğunu atar hem de bir onarım ve yenileme süreci başlatarak yeni güne hazırlanırlar. Ancak gece uykusu ihmal edildiğinde veya vücudun yenilenmek, dinlenmek için ihtiyaç duyduğu kadar uyunmadığında tüm bu süreçler aksar. Yeterince dinlenmemiş bir beden, birçok mevsim değişikliği hastalığına karşı savunmasız kalabilir.

Vitamin ve Mineraller Yeterince Alınmalı

Vitamin ve mineraller; vücudun hücre onarımı, kas ve kemik gelişimi, sıvı dengesinin korunması gibi temel fonksiyonlarında görev alırlar. Her birinin birçok alanda farklı görevleri bulunur ve eksik olmaları hâlinde pek çok fonksiyonun işleyişi aksayabilir. Bağışıklık sisteminin sağlıklı şekilde çalışması için de vitamin ve minerallerin dengeli alınması çok önemlidir ancak genellikle ihmal edilirler. Mevsim geçişleri ne zaman hastalığa yol açsa meyve tüketerek vücuda vitamin desteği vermeye çalışılır. Oysa vitamin ve mineralleri sağlıklıyken almak, bağışıklığı güçlendirerek hastalık ihtimalini azaltır.

İnsanlar, bahar ve kış aylarında vakitlerini genellikle iç mekânlarda geçirdiği için vücuda yeterince D vitamini alınamaz. D vitamini; bağışıklık, kas ve iskelet sistemlerinin yanı sıra zihinsel sağlık için de kritik derecede önemlidir. Ayrıca mevsim geçişlerinde B ve C vitaminleri ile demir, çinko, potasyum, kalsiyum gibi minerallere olan ihtiyaç da artabilir. Tüm ihtiyacının karşılandığından emin olmak için meyve ve sebzeleri düzenli tüketmek, bol bol sıvı almak ve gıda takviyesi çeşitlerinden destek almak gerekebilir. Vücudun günlük vitamin ve mineral ihtiyacının büyük bir kısmını tek seferde karşılayan gıda takviyeleri, mevsim geçişlerinde bağışıklığı desteklemenin en etkili yollarından biridir.

Mevsim Geçişlerinde Ne Giyildiğine Dikkat Edilmeli

Havalar soğuduğunda vücudu battaniye gibi saracak kalın giysiler oldukça cazip görünmeye başlar. Kışlık giysiler de genellikle polyester gibi hava geçirmeyen, vücut ısısını koruyan malzemelerden üretilir. Ancak bedenin nefes almasına izin vermeyen, çok kalın kıyafetler giymenin sağlığı korumanın aksine olumsuz etkileri olabilir. Vücut, bünyesinde barınan toksinleri dışarıya atmak için terler. Nem transferine izin vermeyen ve cildin havasız kalmasına sebep olan giysiler ise bu toksinlerin vücuttan uzaklaşmasına engel olur.

Dört mevsim boyunca cilde doğrudan temas eden iç giyim ürünlerinin pamuklu ve viskon gibi sağlıklı kumaş türlerinden üretilmiş olması gerekir. Bu kumaşlar, ciltteki nemin dışarıya transfer edilmesini ve cildin nefes almasını sağlar. Üzerlerine ise yine sağlıklı kumaşlardan üretilmiş, çok kalın olmayan birkaç kat kıyafet giyilebilir. Polyester gibi ısı koruma özelliği gösteren kumaşlar ise ceket, mont, kaban gibi cilde doğrudan temas etmeyen dış giyim ürünlerinde kullanılabilir. Bu kıyafetler çok uzun saatler boyunca giyilmeyeceği için cilt ve vücut sağlığı üzerinde olumsuz etkiler uyandırmaz.

Mevsim Geçişlerinde Nasıl Beslenilmelidir?

Hastalıklardan uzak ve sağlıklı yaşamın birkaç kriterinden biri de beslenmedir. Vücut, genel işleyişi için ihtiyaç duyduğu tüm enerjiyi besinlerden alır. Her besin grubu, farklı vitamin ve mineraller içerir. Bu besin grupları yetersiz veya dengesiz biçimde alınırsa vücuttaki işleyiş de bozulur ve sağlık açısından çeşitli riskler oluşabilir. Aşırı beslenildiği durumda ise vücut, ihtiyaç duyduğu enerjinin fazlasını yağa dönüştürüp depolar. Zamanla biriken bu yağ hücreleri ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarabilir. Dolayısıyla sağlıklı kalmak için mutlaka yeterli ve dengeli beslenmek gerekir.

Mevsim geçişlerinde karbonhidrat grubundaki glikoz oranı yüksek besinler, her zamankinden daha çekici görünebilir ancak bu besinler, başta karaciğer olmak üzere iç organların yağlanmasına yol açarak sağlığı bozabilir. Bunun yerine beslenme düzeni; meyve ve sebzeler, protein çeşitleri ve sağlıklı tahıllar ile oluşturulmalıdır. Günün 3 ana öğününde kara buğday, yulaf, kinoa ve çavdar gibi tahılların yanı sıra süt, süt ürünü ve et çeşitlerine yer verilebilir. Akşam yemekleri, sebze içerikli hafif öğünler olmalıdır. Meyveler, kuru yemişler, yoğurt ve kefir gibi ürünler ise ara öğünlerde tüketilebilir.

Sağlıklı ve dengeli beslenilmediğinde vücut kitle indeksi ile beraber artan yağ hücreleri, vücudun hormon dengesini bozarak bağışıklığı baskılar. Vücudu bakterilere, virüslere karşı güçsüzleştirir. Aşırı kilolardan sağlıklı ve kalıcı bir şekilde kurtulmak içinse düşük kalorili ketojenik diyet yöntemi kullanılabilir. Vücuda alınan şeker ve karbonhidratı en aza indirip beslenme alışkanlıklarını sağlıklı yağlar ve proteinler üzerinden yeniden şekillendiren bu yöntem, aç kalmadan ve kas kaybı yaşamadan kilo vermenin en etkili yollarından biridir. Bu dönemde vitamin ve minerallerin de eksiksiz şekilde alındığından emin olmak için yine gıda takviyelerinden destek alınabilir.